İlk cinsel deneyim, ilk cinsel ilişkideki hayal kırıklığı deneyiminin bir başka gerekçesini de, en azından uygar kadında doyumun beklentilere karşılık gelmemesi gerçeğinde bulabiliriz. Öncesinde cinsel ilişki olabilecek en güçlü yollardan yasaklarla birleşmiştir; dolayısıyla yasal ve kabul edilebilir cinsel ilişki aynı şey olarak hissedilmez. İlk cinsel deneyim, evlenmek üzere olan birçok genç kızın yeni aşk ilişkilerini hiç de gerek olmadığı halde başka herkesten, hatta kendi ailelerinden bile saklamak için giriştiği onca çaba, bunun yasaklarla olan ilişkisinin ne kadar yakın olduğunu neredeyse komik bir tarzda gösterir. Kızlar, aşklarının başkaları tarafından bilinmesinin bu aşka değer kaybettirdiğini sık sık açıkça söyler. Bazen bu duygu ağır basabilir ve evlilikte sevme yetisinin gelişmesini tamamen engelleyebilir. Kadın, sadece gizli tutulması gereken ve sadece kadının kendi iradesinin etkilenmediğinden emin olduğu yasadışı bir ilişkide sevgi duygularına yatkınlığını tekrar kazanır. Ancak bu güdü yeterince derine de gitmez; buna ek olarak uygarlık koşullarıyla birleştiği için bu güdü ilkel toplumlarda doyurucu bir ilişki yaratamaz.
İlk Cinsel Deneyim ve Libido
İlk cinsel deneyim ve libidonun evrimine dayalı bir sonraki etken çok daha önemlidir. Analitik araştırmalardan, ilk libido tahsislerinin ne kadar evrensel ve güçlü olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Bu araştırmalarda ısrarla sürdürülen çocukluktaki cinsel arzuları (kadınlarda genellikle babaya veya onun yerini alan erkek kardeşe libido takıntısı biçiminde) ele alırız; bunlar, sık sık cinsel ilişkiye değil başka şeylere yönelir veya cinsel ilişkiyi belli belirsiz algılanan bir hedef olarak içerir. Deyiş yerindeyse koca neredeyse hemen her zaman için bir ikameden başka bir şey değildir, hiçbir zaman doğru erkek değildir; bir kadının sevgisinde ilk hakkı olan başka bir erkektir tipik durumlarda babadır ve koca olsa olsa ikinci planda kalır. İlk cinsel deneyim ikamenin yetersiz olarak reddedilip reddedilmeyeceği bu takıntının ne kadar yoğun olduğuna ve ne kadar inatla sürdürüldüğüne bağlıdır. Dolayısıyla soğukluk, nevrozların kökensel bileşenlerinden birisidir. Bir kadının cinsel yaşamındaki ruhsal öğe ne kadar güçlüyse, libido dağılımının gösterdiği direnmenin ilk cinsel ilişkiyi altüst etme gücü de o kadar büyük olacak ve onun vücuduna sahip olmanın yaratacağı etki de o kadar belirleyici olacaktır. Bu durumda soğukluk nevrotik bir ketleme olarak ortaya çıkabilir veya diğer nevrozların gelişmesinin temelini atabilir, hatta erkekteki hafif bir güç azalması bu sürece büyük ölçüde katkıda bulunur.
İlk Cinsel Deneyim ve Kızlık Bozma
İlk cinsel deneyim, ilkel halkların kızlığı bozma görevini yaşlı bir adama, rahibe, ya da kutsal bir erkeğe, yani baba ikamesine devretmeyi içeren gelenekleri, ilk cinsel arzulardaki bu nıotifi dikkate aldıklarını gösteriyor gibidir. Bu gelenekten ortaçağdaki malikane sahibinin can sıkıcı ilk gece hakkına giden dolaysız bir yol olduğunu düşünüyorum. A. J. Strofer (1911) aynı görüşü ortaya koymuş ve buna ek olarak Jung'un (1909) da ondan önce yaptığı gibi yaygın "Tobias nights" geleneğini (evliliğin ilk üç gecesinde cinsel ilişkiden kaçınma geleneğini), ataerkin ayrıcalığının kabul edilmesi anlamında yorumlamıştır. Dolayısıyla kızlık zarını bozma görevi verilen baba ikameleri arasında tanrı imajlarının da bulunduğunu görmek beklentilerimize uyar. Hindistan'ın bazı bölgelerinde yeni evlenen kadın bekâretini "tahta kamışa"1 feda etmek zorundaydı; Aziz Augustine'ye göre aynı gelenek Roma evlilik töreninde (kendi çağının?) de biraz değişik şekliyle yaşanmaktadır, orada genç kadın sadece Priapus'un dev taş kamışı üzerine oturmak zorundadır. İlk cinsel deneyim makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere….
